Kurumlar Vergisi Kanunu Uygulamalarında Özellikli Bazı Konularda İdarenin Son Özelgeleri 1

Kurumlar Vergisi Kanunu Uygulamalarında Özellikli Bazı Konularda İdarenin Son Özelgeleri 1

Kurumlar Vergisi Kanunu İdarenin Son Özelgeleri – 1

I-Giriş:

Aşağıdaki çalışmada 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından son dönemlerde (2020) verilen bazı özel Özelge konularına yer verilmekte, konular hakkında bu çalışma kapsamında kişisel bir değerlendirme ise yapılmamaktadır.

II-Özelgeler:

1. Avukatlık Vekâlet Ücretinin Vergilendirilmesi ve Belge Düzeni  [1]

27/05/2020 tarihli ve 31137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 311 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin sekizinci bölümünde, konu ile ilgili olarak ayrıntılı açıklama ve örneklere yer verilmiştir. Anılan Tebliğin Vekalet Ücretlerinde Vergi Tevkifatı Uygulaması başlıklı 25 inci maddesinin altıncı fıkrasında;

(6) İcra işleminin durdurulması için, ilama karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlunun ilamın icrasını durdurabilmek için takip edilen vekalet ücreti dahil borç tutarı için teminat verildiği ve istinaf veya temyiz başvurusunun reddedilmesi üzerine teminata konu paranın alacaklının avukatına ödendiği durumlarda, vekalet ücretine ilişkin nakden veya hesaben ödemenin ne zaman gerçekleşeceği bilinemeyeceğinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Anı şekilde, icra işlemleri sonucu borçluya haciz uygulanması ve hacze konu mallarının satılması veya borcun, kefil ve benzeri üçüncü kişilerden tahsil edilmesi durumlarında da borçlunun gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır. Bu durumlarda da serbest meslek erbabı olan avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlenerek avukat tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.”

açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, avukatlık vekalet ücretinizin, borçlu ya da borçlu lehine üçüncü kişi tarafından ödenmeyip, malların satılması yoluyla ya da üçüncü kişilerdeki hak ve alacakların haczi yoluyla tahsil edilmesi halinde, borçlu tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan, tarafınızca elde edilen ve tevkifata konu olmayan vekalet ücreti nedeniyle borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerekmekte olup elde ettiğiniz geliri serbest meslek kazancına dahil ederek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan etmeniz gerekmektedir.

2. Şirket Müdürü Adına Yaptırılan Hayat Sigortası Poliçe Bedellerinin Gider Yazılması[2]

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, şirketiniz ortağı olan ve aynı zamanda şirket müdürü olarak görev yapan …’a bu iş için aylık net …-TL ücret ödendiği, şirketiniz tarafından şirket müdürü adına “Prim İadeli Hayat Sigortası” yaptırıldığı ancak, sigortalının vefatı durumunda dönülmez lehdar olarak şirketinizin tanımlandığı ve aylık …-TL prim ödemesi yapıldığı belirtilmiş olup, şirketinizce ödenen söz konusu prim iadeli hayat sigortası poliçe bedellerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

… Diğer taraftan, 23/10/2012 tarih ve GVK-85/2012-7 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

Öte yandan özelge talep formunda, şirket tarafından şirket müdürü …için yaptırılacak olan prim iadeli hayat sigortasından doğacak tüm hakların sigorta ettirenin yani şirketin olduğu, sigortalının vefatı durumunda ise dönülmez lehdar olarak şirketin tanımlandığı belirtilmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili harcamalar Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceğinden, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile doğrudan illiyet bağı bulunmadığı gibi ücret olarak değerlendirilmesi de mümkün olmayan söz konusu prim iadeli hayat sigortası poliçe bedellerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

3. Serbest Bölgede Ar-Ge İndirimi Uygulamaları

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; şirketinizin her cins boru ve dirsek, flanş, vana gibi boru aksesuarları ile bunların destek ve askı aksamından oluşacak boru spullarının üretimi, tasarımı, mühendisliği, boyanması, paketlenmesi, pazarlanması, satışı ve ithalatı faaliyetleri ile iştigal ettiği, bu faaliyet alanları ile ilgili … tarihinden önce alınmış üretim konulu ruhsatının bulunduğu, söz konusu ruhsat kapsamındaki faaliyetleriniz ile ilgili kazançların 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun Geçici 3 üncü maddesinde belirtilen şart ve sürelere göre kurumlar vergisinden müstesna tutulduğu, bölgede üretilen ürünlerin FOB bedelinin % 85’inin yurt dışına ihraç edilmesi nedeniyle üretimde çalışan personele ödenen ücretlerin gelir vergisinden istisna olduğu ve … tarihinde iştigal konusu üretim faaliyetleri ile ilgili şirket bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulduğu belirtilerek, 5746 sayılı Kanuna göre Ar-Ge merkezlerinde Ar-Ge faaliyetlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin Kanunda belirtilen şartlara göre % 80 ile % 95’e kadar ücretleri üzerinden gelir vergisi stopajı istisnasından yararlandığından bahisle; şirketinizin,

– Ar-Ge merkezinde çalışan Ar-Ge personeline ödenen ücretler üzerinden her iki (serbest bölge ile Ar-Ge merkezi) gelir stopaj istisnasından aynı anda yararlanıp yararlanamayacağı,

   – Serbest bölgedeki üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden istisna olduğundan şirketinizin Ar-Ge merkezinde yaptığı Ar-Ge harcamalarından dolayı da Ar-Ge istisnasından yararlanmasının mümkün olup olmadığı,

   – Ar-Ge merkezinde ürettiği ve Ar-Ge harcaması olarak 263 Ar-Ge harcamaları hesabında aktifleştirdiği maddi olmayan varlıkları satması durumunda satıştan elde ettiği kazançların 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun Geçici 3 üncü maddesine göre kurumlar vergisi istisnasından yararlanabilmesinin mümkün olup olmadığı

hususlarında Başkanlığımız görüşünü talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

… Buna göre, serbest bölgede kurulan Ar-Ge merkezinizde üretim faaliyetinizle ilgili araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunulması halinde, Ar-Ge merkezinde çalışan personele ödenen ücretlerin de 3218 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer yandan, 5746 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da gelir vergisi istisnasından faydalanmanız mümkün olup, aynı anda her iki istisnadan faydalanılamayacağından, 3218 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gelir vergisi stopaj teşvikinden faydalanmak istemeniz halinde, başlangıçta bir tercihte bulunmanız ve bu tercihinize göre gelir vergisi istisnasından faydalanmanız gerekmektedir.

… Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre:

– Serbest bölgede faaliyette bulunan şirketinizin anılan bölgede yürüttüğü faaliyetlerden doğan kazançlarının 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi çerçevesinde istisna kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle istisna uygulanacak kazancın elde edilmesine yönelik olarak yapılan harcamalar için Ar-Ge indiriminden yararlanılması mümkün değildir.

Ancak serbest bölgede yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinizin şirketinizin kendi faaliyetiyle ilgili olması ve anılan Kanunda yer alan istisnalara konu olmaması durumunda, bu faaliyetinizle ilgili yaptığınız harcamaların Ar-Ge indirimi kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

– Şirketinize ait … tarihli ve … sayılı ruhsat “üretim faaliyeti için” düzenlendiğinden söz konusu ruhsat kapsamında şirketinizce serbest bölgede elde edilen kazançlar istisna kapsamında değerlendirilmekle birlikte şirketinizin Ar-Ge merkezinde ürettiği ve Ar-Ge harcaması olarak 263 Ar-Ge harcamaları hesabında aktifleştirdiği maddi olmayan varlıkları satması durumunda satıştan elde edilecek kazançlarla ilgili olarak 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi çerçevesinde kurumlar vergisi istisnasından yararlanması mümkün değildir.

4. Bedelsiz Satılacak Marka Hakkı Devri

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ek dilekçenizde, şirketinizin … orijinli … firmasına ait ürünleri ithal ederek yurt içinde satışını yaptığı, … firmasının …’da marka tescilinin bulunduğu fakat adı geçen firmanın Türkiye’de kendi markası ile ilgili herhangi bir tescil yapmadığından hak sahibi olmadığı, şirketinizin ise …, …, … isimli markaların Türkiye’de taklit edilmesini önlemek amacıyla 2015 yılında Türk Patent Enstitüsünde tescilini yaparak tüm patent haklarına sahip olduğu, markanın esas sahibi olan ve Türkiye’ye yıllık ortalama 30.000.000,00 ve 40.000.000,00 Euro tutarında kontroplak tedarik eden … firmasının adı geçen markaları bedelsiz olarak devrini talep ettiği belirtilerek, bedelsiz olarak tescil ettirilen ve bedelsiz olarak satılacak marka hakkı devri için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve gelir kaydı yapılıp yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünü talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

…27/1 inci maddesinde ise bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı; üçüncü fıkrasında emsal bedeli ve emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı; beşinci fıkrasında ise serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa, hizmet bedelinin bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından yurt içinde satışı gerçekleştirilen söz konusu ürünlere ait marka hakkının yurt dışındaki firmaya bedelsiz olarak devrinde emsal bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

… Üçüncü sıraya göre yapılacak takdir esasında ise aynı maddede “Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz…” hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, şirketiniz tarafından Türkiye’de taklit edilmesini önlemek amacıyla 2015 yılında Türk Patent Enstitüsünde tescilini yaptırdığınız markaların; Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesi uyarınca hesaplanacak emsal bedel üzerinden aynı Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde devredilen kurum adına fatura düzenlemek suretiyle hesabınızdan çıkarılması gerekmektedir.

5. Yap-İşlet-Devret Kapsamında Üretilen Ve İşletme Hakkı Süresi Sonunda Bakanlığın Belirleyeceği Bir Kuruma Devredilecek Olan Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin İtfası

Şirketiniz ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında … tarihinde, …’nde doğalgaz ile elektrik enerjisi üreten bir tesisin yapımı ve işletilmesi hakkında bir uygulama anlaşması imzalandığı,

– … ile şirketiniz arasında … tarihinde imzalanan … Anlaşması (…) hükümlerine göre; “Anlaşma Yılı” ticari işletme tarihinden başlayıp, ticari işletme tarihinin bulunduğu takvim yılının son günü sona eren anlaşma yılı hariç her takvim yılının 1 Ocak günü başlayarak ilk dönem içerisinde birbirini takip eden her 12 aylık süre olarak tanımlandığı,

– … ve … Anlaşmasına göre 20 yıl olan ilk dönem yetki süresi hesaplanırken “Anlaşma Yılı” tanımına göre şirketinizin ticari faaliyete başladığı Haziran-Aralık 1999 yılının anlaşma yılı olarak göz önüne alınmadığı,

– Yetki süresinin, 20 anlaşma yılı ve ticari faaliyete başlanılan yıl olan 1999 yılı olmak üzere toplam 21 yıl olduğu,

– Uygulama anlaşması hükümlerine göre bahsi geçen tesisin bütünlük içinde ve bakımlı bir şekilde devir tarihinde Bakanlığın belirleyeceği bir kuruluşa (Devralan) devir edileceği, santral devir tarihinin elektrik üretim lisans tarihinin sona erdiği … olarak planlandığı ve nihai tarihin Bakanlıkça belirleneceği,

– Devir tarihinde Bakanlığın belirleyeceği bir kuruluşa devredilecek olan sabit kıymetlerin 1999 yılından başlamak üzere 21 yıl süre ile amortismana tabi tutulduğu, ancak devir işleminin Haziran 2019 döneminde yapılacağı için sabit kıymetlerin Temmuz-Aralık 2019 dönemine ait olan amortisman tutarı kadar kayıtlarda net defter tutarı kalacağı

belirtilerek, kalan 6 aylık net defter tutarının, Haziran 2019 döneminde mi yoksa Aralık 2019 döneminde mi amortisman gideri olarak dikkate alınması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

… 327 nci maddesinde ise; gayrimenkullerin, elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının ve gemilerin iktisadî kıymetlerini artıran ve 272 nci maddede yazılı özel maliyet bedellerinin kira veya işletme hakkı süresine göre eşit yüzdelerle itfa edileceği, kira veya işletme hakkı süresi dolmadan, kiralanan veya işletme hakkı alınan şeyin boşaltılması veya işletme hakkının herhangi bir sebepten sona ermesi halinde henüz itfa edilmemiş olan giderlerin boşaltma veya hakkın sona erdiği yılda bir defada gider yazılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu bağlamda, şirketinizce inşa edilen bahse konu doğalgaz ile elektrik enerjisi üretim tesisi için yapılan harcamaların özel maliyet olarak aktifleştirilmesi ve aktifleştirildiği tarih itibariyle kalan kira/sözleşme süresi boyunca, eşit yüzdeler halinde (sözleşme süresi içinde yenilenmesi gereken amortismana tabi iktisadi kıymetler genel hükümlere göre) itfa edilmesi, sözleşme süresi sonunda henüz itfa edilmemiş olan giderlerin boşaltma veya hakkın sona erdiği yılda bir defada gider yazılması gerekmektedir. Ayrıca, geçici vergiye esas kazançların tespitinde, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümleri de dikkate alınmakta ve değerleme işlemleri geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibariyle yapılmaktadır.

Buna göre, sözleşme süresi sonunda henüz itfa edilmemiş olan özel maliyet tutarlarının, devrin gerçekleştiği tarih itibarıyla tek seferde gider kaydedilebilmesi, dolayısıyla bu işleme ilişkin geçici vergi dönemi kazancının tespitinde bu giderin dikkate alınabilmesi mümkün bulunmaktadır.

6. Yurtdışındaki Merkezden Türkiye’deki Şubeye Yapılan Nakdi Fon Transferinin Özkaynak (Sermaye) Ve Örtülü Sermaye Olarak Kabul Edilip Edilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ham petrol araması, işletilmesi, üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğiniz, Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, Türkiye’de iş yeri bulunması ve bu iş yerinde yapılan işlerden elde ettiğiniz ticari kazançlar nedeniyle dar mükellef olarak kurumlar vergisine tabi olduğunuz, şubenize merkezi … olan şirket merkezi tarafından petrol araması ve işletilmesi amacı ile nakdi fon transferi yapıldığı, nakdi fonunun “Petrol Kanunu ve Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce “kıymet tespit kararı” ile sermayenin bir cüz’ü olarak tespit ve kayıtlı sermaye olarak tescil edildiği, söz konusu fonların ilerideki tarihlerde geldiği yabancı para cinsinden tekrar yurtdışına gönderilmesinin belli koşulların ve onayların sağlanması halinde mümkün olduğu belirtilerek, merkezden şubenize aktarılan ve henüz geri gönderilmeyen nakdi fon tutarlarının sermayenin cüz’ü kabul edilerek özkaynaklar arasında sınıflandırılmasının mümkün olup olmadığı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi hükümlerinin uygulanmasında özsermaye unsuru olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

…Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ve bu Kanun uyarınca yayımlanan Yönetmelik esaslarına göre ilgili Kurum (Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) tarafından tespit edilen nakdi fon transferinin petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerde kullanılan kısmının vergi kanunlarının uygulanması bakımından öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

– Söz konusu nakit fonun, petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerde kullanılması durumunda ise genel hükümlere göre Ticaret Siciline tescil edilen kısmı öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilebilecektir.

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan nakit fon transferi için işletmede kullanılan borçtan söz edilemeyeceğinden, nakit fon transferinin örtülü sermaye sayılamayacağı tabiidir.

7. Tahvil İhraç Etmek Suretiyle Elde Edilen Kaynağın Vadesinden Önce Ödenmesi Durumunda Kalan Borcun Örtülü Sermaye Kapsamında Değerlendirilip Değerlendirilmeyeceği

Şirketinizin sermayesinin tamamına sahip Çek Cumhuriyeti mukimi grup firmanız … a.s. tarafından Londra sermaye piyasaları aracılığıyla İrlanda Menkul Kıymetler Borsasına kote 6 yıl vadeli Eurobond (tahvil) ihracında bulunulduğu ve söz konusu tahvil ihracından elde edilen kaynağın bir kısmının vade, faiz oranı ve benzeri kullanma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kredi olarak şirketinize kullandırıldığı,

– Bahse konu tahvil karşılığı kullandırılan borca istinaden nihai tahvil vadesinden önce kısmi anapara geri ödemesinde bulunulduğu ve kalan borç bakiyesi için yine tahvillerin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri kullanma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kalan borcun devam ettiği

belirtilmiş olup, borcun bir kısmının kapatılması durumunda, kalan borcun örtülü sermaye tutarının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

…Buna göre, ortağınızın tahvil ihraç etmek suretiyle temin ettiği borcun bir kısmını, tahvilin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri kullanma şartlarında herhangi bir değişiklik yapmadan aynı şartlarla firmanıza aktarması durumunda, bu borçlanmanın örtülü sermaye sayılmayacağı tabiidir. Ayrıca, tahvil karşılığı kullandırılan borca istinaden nihai tahvil vadesinden önce kısmi anapara geri ödemesinde bulunulması durumunda kalan borç tutarı, tahvilin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri kullanma şartlarında herhangi bir değişiklik olmaması halinde, örtülü sermaye olarak değerlendirilmeyecektir.

Yurt dışı sermaye piyasalarında Avro cinsinden ihraç edilen Eurobond (tahviller) ile elde edilen kaynağı, aynı şartlarla yani tahvil vadesi, faiz oranı ve benzeri kullanma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kullandıran yurt dışı mukimi ortak ile şirketiniz, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü madde hükmü gereğince ilişkili kişi kapsamında olup söz konusu ilişkili kişiye finansman hizmet bedeli veya benzer adlar altında bir ödeme yapılması durumunda ödenecek bedelin emsallere uygun olması gerekmektedir.

8. Üretim Sırasında Ortaya Çıkan ve Üretim Artığı, Tali Ürün veya Yan Ürün Vasfına Sahip Olan Kıymetlerin İşletme Bünyesinde Kullanılmasının Vergisel Boyutu

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketinizin tarım ürünleri alım ve satımı işiyle iştigal ettiği, tarım ürünlerinin alınıp hiçbir değişikliğe uğramadan aynen satıldığı gibi bazı ürünlerin değişikliğe uğradığı, örneğin kabuklu kayısı çekirdeklerini kendi işletmenizde kırmak sureti ile kayısı çekirdeği içi elde ettiğinizi, arta kalan çekirdek kabuklarını işletmenizdeki brülörde yakmak sureti ile işletme binasının ısınmasını sağladığınızı, ceviz kabuğu ve işlenen kuru meyvelerin firelerinin de geri dönüşümde değerlendirilmekte olduğunu belirterek, söz konusu çekirdek kabukları ve benzeri fireler için kendi kendinize fatura kesmeden geri dönüşüm olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

… Buna göre, tarım ürünlerinin işletmeniz bünyesinde işlenmesi aşamasında ortaya çıkan imalat artığı vasfına sahip çekirdek kabukları ve benzerlerinin, yine işletmeniz bünyesinde geri dönüşümde (işletme binasının ısıtılmasında) kullanılması durumunda kazanç doğuran herhangi bir işlem söz konusu olmadığından kurum kazancına dahil edilecek bir gelirden de söz edilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, söz konusu atık durumundaki ürünlerin üçüncü şahıslara satılması halinde ise elde edilecek gelirin kurum kazancına dahil edileceği tabiidir.

…Dolayısıyla, alım satımını yaptığınızı belirttiğiniz tarım ürünlerinin işletmeniz bünyesinde işlenmesi aşamasında ortaya çıkan çekirdek ve ceviz kabuğu gibi ürün artıklarının, yine işletmeniz bünyesinde geri dönüşümde (işletme binasının ısıtılmasında) kullanılması durumunda, müşteriye satılan bir mal veya yapılan bir iş söz konusu olmadığından, kendi adınıza fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu emtianın üçüncü şahıslara satılması halinde alıcılar adına genel hükümler çerçevesinde fatura düzenleneceği tabiidir.

… KDV Genel Uygulama Tebliğinin “III/C-2.2. İmalat Artıklarının Tesliminde KDV Uygulaması” başlıklı bölümünde;

İmalathane ya da fabrikalarda, imalat sırasında elde edilen metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam kırpıntı, döküntü ile talaşların tesliminin 3065 sayılı Kanunun (17/4-g) maddesine göre vergiden müstesna olduğu ve aynı Kanunun (30/a) ve 32 nci maddelerine göre bu işlemin kısmi istisna kapsamına girdiği,

-Yukarıda belirtilen imalat artıklarının, işletmelerin asıl üretim konusunu teşkil etmediği, asıl ürünlerin imalatı sırasında fire veya atık olarak ortaya çıktıkları,

Satışa konu olsalar dahi, işletmenin amacı bu fire ve atıkları imal etmek olmadığından, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında bunlara ayrıca bir maliyet izafe edilmediği,

-Bu durumda, yukarıda sayılan imalat artıkları için yüklenilen bir KDV de söz konusu olmayacağı,

-Bu nedenle sözü edilen imalat artıkları için, “Yüklenilen KDV” hesaplanmak suretiyle teslim edildikleri dönemde KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırında beyan yapılmasına gerek bulunmadığı,

açıklamalarına yer verilmiştir.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; imalat sırasında oluşan çekirdek kabuklarının işletmenizdeki brülörde yakıldığı ve işletme binasının ısınmasının sağlandığı, diğer yandan ceviz kabuğu ile işlenen kuru meyvelerin firelerinin de geri dönüşümde değerlendirildiği belirtilmektedir.

Bu çerçevede, üretim sırasında elde edilen meyve çekirdek kabuğu, ceviz kabuğu ve işlenen kuru meyve fireleri v.b. gibi atıkların; KDV Genel Uygulama Tebliğinin yukarıda belirtilen “III/C-2.2.” bölümü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, bu imalat artıkları için herhangi bir fatura düzenlenmesine veya “Yüklenilen KDV” hesaplanmak suretiyle teslim edildikleri dönemde KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırında beyan edilmesine gerek bulunmamaktadır.

9. İşverenin İflası Halinde Yıllara Sari İnşaat İşinin Bitim Tarihi

– … yılında …Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi … A.Ş.’nin alt yüklenicisi olarak … işinin üstlenildiği,

– Anılan işler için yapılan … tarihli sözleşmenin konusunun … ili … ilçesi sınırları içerisinde bulunan … HES, … HES ve … ili …ilçesi sınırları içerisinde bulunan …HES’in … işveren (… A.Ş.) ile …arasında yapılan … Sözleşmesinde belirtildiği şekilde yapılması ve yapılan bu işlerin ilgili … Şirketince oluşturulacak kabul heyetine geçici kabullerinin yaptırılması, kabul heyetince herhangi bir aksaklık, kusur tespit edildiğinde bunların giderilmesi, kesin kabulün yapılması ve işin tamamının enerjilendirilerek işverene teslimi olduğu,

– Sözleşme konusu işlere …yılında başlanıldığı, … yılında tamamlanarak geçici kabule hazır hale getirildiği,

– … A.Ş. tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğüne hitaben yazılan … tarihli yazıda, … HES-… HES işinin alt yüklenici … A.Ş. tarafından tamamlanarak geçici kabule hazır hale getirildiğinin ifade edildiği ve geçici kabulün yapılması için heyet oluşturulmasının talep edildiği,

– …’ın … tarihli … sayılı yazısı ile dağıtım firması olan … A.Ş.’yi geçici kabulün yapılması için görevlendirdiği, ancak … A.Ş.’nin geçici kabule iştirak etmediği ve bazı eksikliklerden dolayı da hatta enerji uygulanamayacağından geçici kabulün yapılamadığı, aynı Sözleşme kapsamındaki diğer iş … HES’in geçici kabulünün yapılması için de … A.Ş.’den talepte bulunulduğu ancak olumlu yanıt alınamadığı,

– Söz konusu işlerin kesin hakediş faturalarının … A.Ş.ye … döneminde düzenlendiği, ayrıca … A.Ş. hakkında verilmiş … tarihli iflas ertelemesi kararı bulunduğu,

– Diğer taraftan… A.Ş.’nin alt yüklenicisi olarak üstlenilen … Hes … Hattı işlerinden … HES işlerinin geçici kabulünün .. yılında yapıldığı ancak … HES işinin geçici kabulünün yapılamadığı,

– İşveren … A.Ş.’nin … tarihinde iflasının açıldığı

Belirtilerek… HES işinin bitim tarihi hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

Yapılan sözleşmeden, … Hidroelektrik Santrali Enerji Üretim Hattı işi dolayısıyla geçici ve kesin kabul usulünün seçildiği, Ana Sözleşmenin … Sözleşmenizin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun kabul edildiği ve taahhüt edilen işin birden fazla takvim yılına sirayet etmesi nedeniyle yıllara sari inşaat işi olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan işlere ilişkin işin bitim tarihinin, Gelir Vergisi Kanununun 44 üncü maddesinde geçici kabul tutanağının onaylandığı tarih olarak belirlenmiş olması nedeniyle iş bitim tarihi olarak üstlendiğiniz söz konusu işlere ilişkin düzenlenecek geçici kabul tutanağının idarece onaylandığı tarihin esas alınması gerekmekle birlikte yüklenici … A.Ş.’nin iflasının açıldığı hususu dikkate alındığında söz konusu işin şirketinizce devam ettirilmesinin mümkün olmaması halinde, işin fiilen bitirildiği veya bırakıldığı tarihin iş bitim tarihi olarak kabulü gerekmektedir.

10. Yurtdışı Mukimi Kurumlara Verilen Hizmet Karşılığında Elde Edilen Kazancın Vergilendirilmesi

İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formu ile ilgi (b), (ç) ve (d)’de kayıtlı dilekçelerde, sermayesinin tamamı yabancı bir tüzel kişiye ait olan Şirketinizin kurucu ortağı … menşeili “… S.A.” ile iş ilişkisi yürüttüğü, Şirketiniz tarafından kurucu ortağınızın müşterileri olan ve uluslararası sularda sefer yapan yabancı bayraklı gemilere Türk limanlarında, tersanelerinde yahut yurtdışında, gemilerin tekne, makine ve üzerindeki teçhizatların uluslararası kurallara ve klas kurallarına uyup uymadığının denetlenerek sertifikasyon hizmeti verildiği, bu hizmetin alınmasının gemilerin tabi oldukları uluslararası kurallar nedeniyle zorunlu olduğu, gemilerin Şirketinizden aldıkları “… S.A.” onayını taşıyan bu belge ile uluslararası sularda geçerli taşımacılıkla ilgili mevzuata uygun şekilde taşımacılık faaliyetlerini icra ettiği, bu hizmetlerin Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uygun olarak verildiği, ayrıca Türkiye’de kain gemi işletme şirketlerinin şube yahut merkezlerinde iş geliştirme ve denetim hizmetleri verildiği, yeni kurulan Şirketinizin genel giderlerinin şirket karı ile karşılanamadığı durumlarda karşılanamayan tüm kira, ücret, yol ve benzeri masrafların maliyet bedelleri ile kurucu ortağa fatura edildiği belirtilerek, verilen bu hizmetlerden elde edilen kazancın %50’sinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde kurum kazancından indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, uluslararası sularda yük taşımacılığı yapan yabancı bayraklı gemilere tabi oldukları uluslararası kurallar nedeniyle ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak Türk limanlarında ve tersanelerinde verilen ve münhasıran yurtdışında faydalanılan sertifikasyon hizmetlerinden elde ettiğiniz kazancın %50’sinin, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi[3] ile 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “10.5.Türkiye’den yurt dışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler” başlıklı bölümünde sayılan şartların sağlanması kaydıyla, kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, söz konusu gemilere verilecek sertifikasyon hizmetinin Türkiye’den ihraç edilecek ürünlere ilişkin olarak yurtdışındaki müşterilere veya Türkiye’ye ithal edilecek ürünlere ilişkin olarak yurtdışındaki satıcılara yönelik olması durumunda bu hizmetlerden ve Türkiye’de kain gemi işletme şirketlerinin şube yahut merkezlerinde verilen iş geliştirme ve denetim hizmetlerinden elde edilen kazançların Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi kapsamında münhasıran yurt dışında yararlanılan hizmetlerden elde edilen kazanç olarak değerlendirilemeyeceği tabiidir.

Öte yandan söz konusu indirim uygulaması anılan bentte sıralanan ve yurt dışında yararlanılan hizmetlerden elde edilecek kazanca yönelik olup, şirket karınızın genel giderlerinizi karşılamadığı durumlarda kurucu ortağa fatura edilen yol, kira, ücret ve benzeri giderlerin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

11. Adi Ortaklığın Ortaklarından Borç Para Alması ve Ortaklarına Borç Para Vermesi Hususunun Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Kapsamında Değerlendirilip Değerlendirilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, adi ortaklığınızın “… Paylaşımı İşi”ni gerçekleştirmek üzere kurulduğu, adi ortaklığınızın ortağına verilen borç para nedeniyle …yılında ….-TL faiz geliri, ortaktan alınan borç para nedeniyle de ….-TL faiz giderinin tahakkuk ettirildiği belirtilerek, ortağa verilen borç para ile ortaktan alınan borç para nedeniyle hesaplanan faizin KDV’ye tabi olup olmadığı, faiz geliri ile faiz giderinin hesap dönemi sonunda ortaklara dağıtılıp dağıtılmayacağı, ortaktan alınan borç paranın örtülü sermaye kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, ortağa verilen borç para dolayısıyla transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

… Dolayısıyla, “… Gelir Paylaşımı İşi”ni gerçekleştirmek üzere kurulan adi ortaklığın, finansman ihtiyacını karşılamak üzere ortaklardan hisseleri oranında borç alması veya ortaklara hisseleri oranında borç vermesi halinde, bu işlem transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirilmeyecek ve faiz hesaplanması söz konusu olmayacaktır.

Ancak, ortakların hisseleri oranından farklı olarak borç alınması veya borç verilmesi halinde, söz konusu işlemler transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirilecek olup ortaklardan alınan ve ortaklara verilen tutarlar için emsallere uygun bir faiz oranının hesaplanması gerekmektedir.

Emsallere uygun faiz oranının Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü madde hükmü ile 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yapılan açıklamalara göre belirleneceği tabiidir.

Ayrıca, adi ortaklıkların kurumlar vergisi mükellefiyetinin bulunmaması nedeniyle ortaklarınızdan veya ortaklarla ilişkili kişilerden aldığınız borçlar nedeniyle adi ortaklığınız hakkında Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde yer alan örtülü sermaye hükümlerinin uygulanmayacağı tabiidir.

Diğer taraftan, ortaklara verilen veya ortaklardan alınan borçlar dolayısıyla tahakkuk eden faiz gelirinin veya giderinin yıllara sari inşaat işinden ayrı değerlendirilmesi ve söz konusu faiz geliri ve giderinin yıllara sari inşaat işinin bitimi beklenilmeksizin, ilgili dönemler itibarıyla kazancın tespitinde dikkate alınması ve hisseleri oranında ortakların kazancına eklenmesi gerekmektedir.

…Buna göre, Adi Ortaklığınızın Türkiye’de mukim ortağına borç para verme veya ortağından borç para alma işlemleri finansman temin hizmeti kapsamında değerlendirilerek, bu hizmetin karşılığını teşkil eden faiz tutarı üzerinden 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre KDV hesaplanacaktır.

Öte yandan, Adi Ortaklığınız ile ortağı arasındaki borç para alma/verme işlemlerinin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilmesi halinde bu işlemler nedeniyle hesaplanan KDV’nin 3065 sayılı Kanunun 30/d maddesine göre indirim konusu yapılması mümkün değildir.

12. Hasılat Paylaşımı Karşılığı İşi Yapan Firmaya Arsa Sahibi Firma Tarafından Yapılan Giderlerin Yansıtma Faturası İle Yansıtmasının Vergi Mevzuatı Açısından Durumu[4]

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarından … A.Ş. ile hasılat paylaşımı esasına göre iş yapıldığı, arsa sahibi firma tarafından dairelerin alıcılarına devri esnasında “… harç” bedellerini kendisinin ödediği, bilahare aynı tutarı aranızdaki sözleşme gereğince fatura düzenleyerek tarafınıza yansıttığı, arsa sahibi şirket tarafından ödenip adınıza yansıtılan bu giderlerin şirketinizce maliyet/gider yazılıp yazılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

…Buna göre, arsa sahibi …tarafından ödenen tapu harcının aranızdaki sözleşme gereğince şirketinize yansıtılan kısmının şirketinizce kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Söz konusu tutarın …tarafından kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.

… Diğer taraftan, yansıtma; çeşitli sebeplerle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına yapılan ödemelerin veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir.

Bu bakımdan yansıtma faturası düzenlenmesinde, düzenlenen faturaya “fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine” ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait fatura veya benzeri belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Bu çerçevede, başvurunuzda belirtilen dairelerin, arsa sahibi … tarafından üçüncü kişilere satışında ödenen, satıcı/gayrimenkul sahibi yükümlülüğündeki tapu harcının, aranızdaki sözleşme gereğince … tarafından firmanız adına fatura düzenlenmek suretiyle yansıtılması mümkün bulunmaktadır.

Dip Notlar:

[1] https://www.gib.gov.tr/avukatlik-vekalet-ucretinin-vergilendirilmesi-ve-belge-duzeni-hk

[2] Mevzuat | Gelir İdaresi Başkanlığı (gib.gov.tr)

[3] ğ) Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye’de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %50’si.

Bu indirimden yararlanılabilmesi için fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi şarttır.

[4] Tahminimizce burada sadece satıcı şirkete isabet eden tapu harcının yansıtılması konu edinilmektedir.

Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir