Yargıtay 10. Hukuk Dairesine Ait Karar – Fazla Sürelerle Çalışma – Delillerin Değerlendirilmesi
Yargıtay 10. Hukuk Dairesine Ait Karar
16 Mart 2021 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 31425
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinden:
Esas: 2020/1906
Karar: 2021/156
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLÂMI
Mahkemesi: Karşıyaka 4. İş Mahkemesi
Tarihi: 28/03/2019
No: 2017/333-2019/63
Davacı: ICBC Türkiye Bank A.Ş. adına Av. Ülke Çiftçi
Davalı: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. Evrim Özen
Dava, Kurum işleminin iptali ve istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz edilmemek suretiyle kesinleşen karara karşı, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 363/1 maddesi uyarınca, Adalet Bakanlığının gösterdiği lüzum üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.04.2020 gün ve 2020/38879 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz isteğinde bulunmuş olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Barış Kılıç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı işverenlik nezdinde çalışan bazı personellerin, fazla sürelerle çalışma ücretlerine hak kazandıkları halde ödenmediğinin tespit edilmesi, banka eski personeli Didem Özdemir’in 2012/11-2013/8 dönemleri arasına ilişkin olmak üzere ek aylık prim ve hizmet belgesinin düzenlenmesi ve tahakkuk eden primlerin ödenmesinin istenmesi üzerine, yapılan itirazın reddine dair kurum işleminin iptali ve ihtirazi kayıtla ödenen 1996,76 TL’lik primin iadesi istemli iş bu davanın açıldığı, mahkemece, idari yargı kararlarında yıllık 270 saatlik fazla çalışma sınırının tespitinde aylık 22,5 saat dikkate alınarak yapılan uygulamanın yerleşik Yargıtay kararları karşısında yerinde olmadığı, banka personeline fazla fazla mesai yaptırıldığının herkesçe bilinen maruf ve meşhur bir vakıa olduğu, ayrıca kanıtlanmasının gerekmediği, iş sözleşmesini sunulmadığı, ilgili personele hak ettiği fazla mesai ücretinin ödenmemesinin davaya konu prim borcu için bildirim yapılmamasının gerekçesini oluşturamayacağı, iş müfettişlerinin yerinde yaptıkları tespitlerin aksini kanıtlar delil de sunulmadığından bahisle, davanın reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Dairemizin 25.09.2017 tarih ve 2017/1369-6025 sayılı ilamındaki belirlemelere atıf yaparak; hükmü, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına temyiz etmiştir.
Somut olay incelendiğinde, öncelikle, eldeki davada verilen kararın dava dışı Didem Özdemir’in hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle, 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesinde “…maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir...” hükmü uyarınca, Didem Özdemir’e usulüne uygun şekilde husumet yöneltilmeli, göstereceği bütün deliller toplandıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu yönler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının Kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Karşıya 4. İş Mahkemesinin anılan kararının sonuca etkili olmamak üzere HMK’nın 363/1 maddesi uyarınca Kanun yararına BOZULMASINA, HMK’nın 363/3.maddesi gereğince gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 13/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.